„Demokratik Açılım“ ve Dersim`in Talepleri

Çarşamba, 11 Mart 2009 1654

Cumhurbaşkanlığı Makamına / Ankara

“Demokratik Açılım” girişiminin ülke sathında genel bir iyimserliğin oluşmasına yol açtığını görüyoruz. Yıllardır akan kanın durdurulması ve sorunun akıl yolu ile çözülmeye çalışılması insani ve demokratik bir tutumdur. Sizin de belirttiğiniz gibi etnik ve kültürel farklılıklar ülkenin zenginliğini oluşturur. Bu farklılıkların resmen tanınması ve anayasal güvence altına alınması toplumsal barışa hizmet edecektir. Etnisitesi, kültürü, dini ve dili ne olursa olsun devletin tüm vatandaşlarına eşit davranması uygarlığın gereğidir. İnsan hakları, demokrasi ve hukuk devleti yönünde atacağınız adımlar yalnızca Türkiye’de değil, aynı zamanda dünyada takdirle karşılanıyor.

Sayın Cumhurbaşkanım.

Ülkemizde başlatılan “Demokratik Açılım” girişimini tarihi bir fırsat olarak gördüğümüz için bu vesile ile Dersim’in çok önemli ve ağır sorunlarını sizlere iletmek istiyoruz. Devletten bu taleplerimize kalıcı çözümler bekliyoruz.

Dersim halkının anadili olan Kırmancki/Zazaca UNESCO’nun da belirttiği gibi ölü bir dil haline gelmek üzeredir. Halkımızın inancı baskıya ve ayrımcılığa maruz kalmıştır. Köylerimiz yıkılmış veya boşaltılmıştır. Sürekli olarak silahlı çatışmalar ortamında tutulan Dersim’de normal yaşam koşulları ortadan kaldırılmıştır. Doğal yapısını ve ekonomisini yitiren toplum bir işsizler ve yoksullar topluluğuna dönüşmüştür. Doğal öneminin ötesinde, halkımızın dünyasında derin manevi bir yeri olan Munzur’un üzerinde çok sayıda baraj yapılarak ruhumuzda onarılmaz derin yaralar açılmıştır. Barajlar daha şimdiden Dersim’in ekolojisinde ciddi tahribatlar yaratmıştır.

Dersim halkı farklı dillere ve farklı inançlara saygılı, barışsever, hümanist ve hoşgörü sahibi bir halktır. Halkımız hukuk devleti, herkes için demokrasi ve insan hakları istemektedir. Bu çerçevede şunları talep ediyoruz:

1. Her bölgede, bölge halkının çoğunluğunun anadili eğitimde zorunlu ikinci dil olarak okutulması; başka konuşulan diller var ise bu dillerin en azından seçmeli ders olarak okutulmasının yasal güvence altına alınması.

2. Kamu görevlerine getirilecek olan personelin, görev yapacağı bölgede çoğunluk tarafından konuşulan ana dili bilenlere öncelik tanınması.

3. Açılacak yeni bir TRT kanalında ihtiyaca cevap verecek düzeyde Kırmancki/Zazaca yayın yapılması. Çünkü bu lisan ülkemizde Türkçe ve Kürtçeden sonra en çok konuşulan üçüncü dildir.

4. Üniversitelerde Kırmancki/Zazaca üzerine kürsülerin kurulması.

5. Dersim de dahil olmak üzere ismi değiştirilen bütün yerleşim yerlerine eski isimlerinin geri verilmesi.

6. Alevi / Kızılbaş inancının temsilcileri olan ocakların tarihsel ve kültürel misyonlarının tanınması, bu kuruluşların özerkliğinin yasal güvence altına alınması. Yaşam felsefemizi oluşturan Alevi/Kızılbaşlık üzerine üniversitelerde kürsülerin kurulması.

7. Köylerin yeniden inşası için uzun vadeli bir kalkınma programının uygulanması, geriye dönüşlerin sağlanabilmesi için gerekli ekonomik, siyasi ve güvenlik koşulları yaratılması, tarım ve hayvancılığın önündeki bütün engellerin kaldırılması.

8. Mayınlı bölgelerin temizlenmesi ve “yasak bölge” uygulamasına son verilmesi.

9. Munzur, Harçik ve Peri Vadilerinde yapımı planlanan baraj inşaatlarının durdurulması. Faunası ve Florası ile olağanüstü doğal zenginliğe sahip olduğu için Munzur Vadisi 1972 yılında “Milli Park” ilan edilmişti. Dersim halkı bu barajları kendisine, kültürüne ve inancına yapılmış haksız bir yönelim olarak görmekte ve istememektedir.

10. 15 Kasım 1937 tarihinde Elazığ Buğday Meydanı’nda idam edilen Dersim’in önderlerinden Seyid Rıza ve arkadaşlarının mezar yerleri aradan 72 yıl geçmesine rağmen hâlâ açıklanmadı. Mezar yerleri açıklanmalı ve naaşların aile mezarlığına defnedilmesine izin verilmelidir. Bu insani bir görevdir.

11. 1938 tarihinde evlatlık verilen, çocuk esirgeme yurtlarına verilen ya da dönemin yetkililerince kendi üzerlerine kaydedilen Dersimli yetim çocukların tam listesi açıklanmalıdır. Batı illerine sürülen Dersimlilerin tam listesi açıklanmalıdır. Aradan 71 yıl geçmesine rağmen, yüzlerce insanımız kendi akrabalarını aramaktadırlar, hayatlarının son dönemini yaşayan bu mağdurların acıları dindirilmelidir.

Sayın Cumhurbaşkanım,

1938 yılında devlet girişilen “tedip ve tenkil” harekâtı ile halkımız yok olmanın eşiğine sürüklendi. Sayıları 40 ile 70.000 arasında olduğu tahmin edilen ve çoğunluğunu çocukların, kadınların, yaşlıların oluşturduğu suçsuz ve savunmasız insanımız katledildi. “Ewladı Kerbelayime, bêxeta u bêgunayime” (Kerbelanın evlatlarıyız, hatasız ve günahsızız) diyerek idam sehpasını tekmeleme cesaretini gösteren 70 yaşın üzerindeki büyüklerimiz yasalara aykırı olmasına rağmen, tatil günü mahkeme kurulup yaşları küçültülerek idam edildiler.

Dersim insanı küskündür, kırgındır, buruktur. Halkımız 71 yıldır devletten bir özür bekliyor. Bu özür, barış güllerinin açılmasına hizmet edecektir. Tarihle yüzleşmek devletleri ve toplumları küçük düşürmez, aksine saygınlık kazandırır. Türkiye ancak kendi tarihi ile yüzleşerek medeni ülkeler arasındaki yerini alabilir. Ülkemizde barış ve demokrasisinin yolu geçmişin acıları ile yüzleşmekten geçer. 03.11.2009

Bilgilerinize saygıyla sunarız

Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu adına

Genel Başkan
Yaşar Kaya